Duygusal Zeka...
IQ hep vardı da EQ daha önceleri yok muydu diyor insan. Elbette vardı, ancak ismi henüz konulmamıştı. İnsanlar kalp gözleriyle birbirlerine ve olaylara daha çok bakmaya başladılar, bu nedenle yeni
bir kavram ortaya çıkmış gibi oldu. Eskiden insanlar kalpsiz miydi? Elbet ki hayır
yalnız maddi sıkıntılar, teknoloji ve istekler bu kadar artmamıştı ve nüfus bu derece çoğalmamıştı. Dolayısıyla diğer alana daha çok ihtiyaç duyuldu. Bu ihtiyacı gören ve fark eden kişi olan Dr Daniel Goleman bu kavramı yazdığı kitabı ile de dile getirdi.
İnsanların pek çoğu ne hissettiklerini söylemeye tereddüt ederler, ancak söyleyemediklerini ses tonu, konuşma hızı, bakışlar, yüz ifadeleri, mimikler ve duruş şekilleriyle gösterirler. Bu nedenle önemli olan birbirimize gözlerimizi kapamamak. İşte EQ ve IQ seviyesi yüksek olan ve onu dengeli kullanmayı bilen kişi, kimseye gözlerini kapatmaz, görmezlikten gelmez ve gerçek insandır. Bu bağlamda diyebiliriz ki tüm hayat boyunca asıl önemli olan dengede kalabilmek. Bu nedenle en önemli ve oldukça zor olan, aslında başarının anahtarı olan "akıl ile gönül"ü dengede tutmayı gerçekleştirebilmek. Her ikisinin de uygun ve ölçülü biçimde kullanımı pek çok sorunla baş etmemizde ve uygun sesin çıkmasında fayda sağlar.
Duygusal zekası yüksek insanlar mesleki anlamda başka insanlar ile iyi iletişim kurabildiklerinden ve yönetme becerisine sahip olduklarından genellikle çok başarılı olurlar. Günlük hayatta duygusal zeka insanların iş arkadaşları ve aile bireyleri ile iyi anlaşabilmelerini sağladığı için, kendileri ve çevresindekiler ile ilgili sorunları çabuk çözümlerler. Duygusal zekalı insanlar diğer insanları olduğu gibi kabul edip onları dinleyip anladıkları için sevilirler ve arkadaşlık ilişkileri daha güçlü olur. Genellikle kendileri ile barışık ve kolay memnun olan insanlardır.
12 Nisan 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder